23 Ocak 2014 Perşembe

Her şeyi alılar elinizden bir tek kalbinizi bırakırlar.Sonra, ne siz ona laf geçirebilirsiniz ne de kalbiniz size.Öyle iki arada bir derede yaşamaya çalışırsınız.İmkansızı istemeye diliniz varmaz ama hayallerinizin  sınırları da yoktur.Tüm bunlar kendi iç dünyanızda sürüp giderken günlük hayatınızda epey boktandır.
Aynı benimki gibi :)
Aslında herşey fazla sıradan olduğu için boktan gibi geliyor.İşe gidiyorum, çalışıyorum, arkadaşlarla toplanıyoruz, şirin evimde sakince vakit geçiriyorum, ne biliyim ablamla birlikte yemek yapıyoruz komik videolar izliyoruz kaçırmamamız gereken dizilerimiz var, çok bunalınca dertleşip ağlaşıyoruz. Gezmeyide seviyoruz, çok güzel dostluklarımızda var.
Herşey bu kadar alışılmış olunca sanırım insanın doğasından kaynaklanan bi kendini mutsuzluğa sürükleme hali alıyoki.Bunun için çok sağlam sebeplerimde yok değil hani...
Hiç kalbinizi dakikada 200 atmasını sağlayan, gözlerinizi istemsizce gözlerine kaydırdığınız, tüm dünyanın sırf o yaşayabilsin diye varolduğunu düşündüğünüz, sırf onu tanıyabilmek için yaratıldığınızı düşündüğünüz  arkadaşlarınız oldumu. Tabiki de hayır.
 Neyse biz zaten iki arada bir derede yaşamaya alıştık.
http://www.youtube.com/watch?v=VCe2EGAFCTY
 en iyisi ben yine Ezginin Günlüğü dinliyim iyi gelir :)

5 yorum:

  1. :))) kelime bulamadım ki..ne denir ki çok güzel yazmışsın ki..

    YanıtlaSil
  2. Ortak blog kullanmanın en güzel yanı ne biliyomusun. Yazarken sadece kendime yazıyorum ama yayınladıktan sonra seninde okuduğunu ve beni anladığını hissediyorum. (iyi ki açmışız //onlarikimühendisti :) :))

    YanıtlaSil
  3. evet iyi ki açmışız ben yine bi bok yedim ya neyse hadin hayırlısı

    YanıtlaSil

Dün gibi...

 Merhaba sevgili Leyla, yazmayalı yıllar olsa da dün gibi geçen zaman. Bugün bir anda içimi dökesim geldi. Biliyorsun yaş 29 dan 30 a doğru ...